Son günlerde gündemi sarsan bir dolandırıcılık olayı, "hisseli tapu" kavramı etrafında şekillenen büyük bir çarka dönüşmüş durumda. İstanbul merkezli olduğu belirlenen bu dolandırıcılık ağı, 100 milyon liralık bir serveti hedef alarak çok sayıda insanın yaşamını derinden sarsmış. Zanlılar, gerçekte var olmayan hisseli tapu malikliği sunarak kurbanlarını yanlış bilgilendirdikleri gayrimenkuller üzerinden tuzağa düşürmüş. Peki, bu dolandırıcılık olayı nasıl gerçekleşti? İşte detaylar...
İlk belirlemelere göre, dolandırıcılık çarkı profesyonel bir ekip tarafından organize edilmiş. Ekip, sahte tapu belgeleri ve banka hesapları aracılığıyla, çok sayıda gayrimenkul satışı gerçekleştirmiş. Hedef kitlesi, genellikle düşük gelir grubuna mensup bireyler olmuş. Gerçekleştirdikleri satışlar daha sonra araştırıldığında, çoğu gayrimenkulün zaten başkaları tarafından satıldığı veya ipotekli olduğu ortaya çıkmış. Amaçları, sahte tapu belgeleri ile gösterilmeyen mülklerin satışını gerçekleştirerek, kurbanlarından kapora almak ve bu parayı kısa sürede yok etmek görünmektedir.
Kurbanlardan alınan kaporalar, başlangıçta düşük miktarlarda olsa da, dolandırıcıların ilerleyen süreçte talep ettikleri ödemeler giderek artmış. Örneğin, bir kurban 25 bin lira kapora ödedikten sonra, dolandırıcılar, mülkün üzerindeki ipoteği kaldırmak veya yeni belgeler almak bahanesiyle ek ücretler talep etmiş. Sukünet ve güven ortamı oluşturarak, aldıkları kaparalarla hızla başka kurbanlar bulmuşlar. Dolandırıcılar, yüksek kazanç sağlama vaadiyle genç yatırımcıları da hedef almışlar. Sık sık sosyal medya platformları üzerinden tanıtım yaparak güvenilirliklerini artırmaya çalışmışlardır.
Bu dolandırıcılık çarkının deşifre edilmesi, son zamanlarda artan şikayetler üzerine İçişleri Bakanlığı'na bağlı ekipler tarafından başlatılan bir operasyon ile sağlandı. Ekipler, sahte tapu belgeleri ve dolandırıcılara ait banka hesaplarına el koydu. Ancak, dolandırıcılık mağdurları için süreç henüz tamamlanmış değil. Sadece hüsranla sonuçlanan bu durum, pek çok kişi için yaşam standartlarını ciddi anlamda etkileyen bir sorun haline geldi.
Mağdurlardan biri olan Ahmet Yıldız, yaşadıklarını şu sözlerle aktarıyor: "Bir arkadaşımın tavsiyesiyle, bu tapu işine girdim. Öncelikle bana gösterilen gayrimenkulün tapusu gerçek gibiydi ama sonradan öğrendim ki mülk başkası adına kayıtlıydı. Para yatırdıktan sonra dolandırıcılarla bağlantım bir anda kesildi. Şimdi devletten yardım bekliyorum." Bu tür hikayeler, dolandırıcılığın büyüklüğünü ve ciddiyetini gözler önüne seriyor. Birçok kişi gibi Ahmet Yıldız da ne yazık ki umduğunun tersine büyük bir mağduriyet yaşadı.
Yetkililer, bu tür dolandırıcılıklara karşı vatandaşları bilinçlendirmek için bir dizi eğitim ve bilgilendirme semineri düzenleme kararı aldılar. Tapu ve kadastro işlerinde dikkat edilmesi gereken hususların yanı sıra, dolandırıcılara karşı nasıl önlem alınabileceği konuları da ele alınacak. Bu tür durumlarda, her zaman resmi kurumların bilgilerine danışmanın önemine vurgu yapılacak.
Sonuç olarak, "hisseli tapu" kavramı etrafında dönen bu dolandırıcılık olayı, büyük bir dikkat gerektiren bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, bilinçli ve dikkatli bir yaklaşım ile bu tür tuzakların önüne geçmek mümkün. Yapılması gereken, gayrimenkul alım-satim işlemlerinde mutlaka resmi belgeler ve yetkililer ile irtibata geçmek ve acele kararlar vermekten kaçınmaktır. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması dileğiyle, tüm vatandaşların dikkatli olması gerektiği unutulmamalıdır.