Diplomatik ilişkilerin 105. yılına giren Rusya ve Türkiye, her ne kadar coğrafi ve siyasi olarak yakınlıklarıyla dikkat çekse de, tarihsel süreç içinde yaşadıkları karmaşık ve dinamik ilişkiler, iki ülkenin nasıl bir denge kurduğunu gözler önüne seriyor. İlk resmi temasları 1920'li yıllara dayanan bu ilişkiler, Soğuk Savaş, enerji politikaları ve karşılıklı ticaretle şekillenmiş ve zaman içinde farklı evrimler geçirmiştir. Bu yıl, iki ülke arasında önemli gelişmeler yaşanırken, ilişkilere dair bazı anahtar noktaları keşfetmekte fayda var.
Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin geçmişi, Osmanlı İmparatorluğu'na kadar uzanıyor. 1920'de Sovyetler Birliği'nin kurulmasıyla başlayan yeni dönem, iki ülke arasındaki ilişkilerin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrası dönemde, Rusya'nın etkisi altında kalan Türkiye, NATO'ya katılarak Batı ile entegrasyon sürecine girmiştir. Ancak, bu süreç içinde iki ülke zaman zaman birbirleriyle çatışan çıkarlar ve politikalar üzerinden de sorunlar yaşamıştır.
2000'li yıllara gelindiğinde, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in liderlik yapmaya başlamasıyla birlikte ilişkilerde bir dönüşüm yaşanmaya başlamıştır. Enerji işbirlikleri, ticaretin artırılması ve terörle mücadele alanında iş birliği, bu dönemdeki önemli başlıklar arasında yer almaktadır. Türkiye'nin enerji ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayan Rusya, aynı zamanda Türkiye'nin stratejik ortaklarından biri haline gelmiştir.
2023 yılı itibarıyla, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın etkileri, Türkiye’nin dış politikası üzerinde yeni bir baskı oluşturmuştur. Türkiye, hem NATO üyeliği hem de Rusya ile olan ilişkileri arasında bir denge kurmaya çalışırken, bu durum iki taraf için de zorluklar getirmiştir. Türkiye, Rusya'ya karşı kendi çıkarlarını koruma amacı güderken, aynı zamanda Batı ile ilişkilerini de güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu çelişkili durum, karşılıklı işbirliğini karmaşık hale getiren bir unsur olmuştur.
Özellikle enerji alanında devam eden iş birlikleri, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin zenginleşmesine katkıda bulunmuştur. Türkiye, Rusya'dan gelen doğalgazın büyük bir kısmını kullanmakta ve bu nedenle bu ilişkiler, diplomatik ilişkilerin geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir. Böylelikle, iki ülke arasındaki ilişkilerin, sadece siyasi değil, ekonomik temellere de dayandığı anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemini satın alması gibi gelişmeler, NATO'ya olan bağlılıkla çeliştiği için uluslararası arenada tartışmalara yol açmıştır. Bu durum, Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilere yeni bir boyut kazandırmış ve iki ülke arasındaki denge arayışını daha da karmaşık hale getirmiştir.
Sonuç olarak, 105 yıllık diplomatik ilişkiler, Rusya ve Türkiye'nin birbirleriyle karşılıklı bağımlılıklarını derinleştirirken, aynı zamanda uluslararası ilişkiler açısından bir dengenin nasıl sağlanabileceğine dair önemli bir kılavuz sunmaktadır. Bu denge, hem bölgesel istikrarı koruma hem de global güç oyunlarında yer alma açısından kritik bir öneme sahiptir. Önümüzdeki yıllarda, bu ilişkilerin nasıl evrileceği ve hangi alanlarda yeni ortaklıkların kurulacağı merakla beklenmektedir. Acaba, Rusya ve Türkiye arasında süregelen bu denge, ne kadar süre devam edebilecek ve uluslararası sahnede nasıl bir rol oynayacaktır? Zaman gösterecek.